GÖĞSÜMÜZDEKİ NÂR
Kâinata sığmazken Beytullah'ın şulesi
Kibrin gökdelenlerine emsâl oldu
Babil'in şirk kulesi...
Ya Süleyman!
Yetmiş iki dilde sussak da
Canımızdan okudular bizi.
Harut ve Marut'un ayak bilekleri
Zühre'nin göğe çakılan gözleri kadar kanayamaz
Çatlasa göğsümüzdeki nâr...
Meğer ki; kehanet ile kerameti bir tutmakmış intihar!
Müştak Baba'nın;
"Unuttum aslımı nefs-i hevâya olmuşum tâbi"
dediği ândayız...
"Asra yemin olsun ki" hâlâ ziyandayız!