Covid-19 salgını tüm normalleri değiştirdi. Hayatın seyri yeni bir biçim aldı. Küresel salgın yabancılaşma olgusunun da şeklini ve tesir ettiği alanın sınırlarını değiştirdi. Alışageldiğimiz sosyalizasyon sekteye uğradı. Yeni normalin yenilenmiş sosyalizasyon biçimleri zuhur etti. Doğasında sosyalleşme olan insan bizzat devletler eliyle "sosyalleşmemesi" için uyarılmaya başlandı. "Sosyal mesafe" konusu tüm dünya devletleri için ciddi bir sağlık güvenliği politikası haline geldi. İnsanın sosyal paylaşım ağları marifetiyle kendisini varlığını ve hünerlerini herkesle paylaşmaya çokça meyilli olduğu bir çağda yüzünü maskelemek mecburiyetinde kalması manidar bir hale büründü. Bu ironik hal insanın benliğine yabancılaşması travmasını doğurdu. Yaşadığımız çağın birçok enstrümanı zaten insanı yabancılaşmaya mecbur ediyordu. Üstüne bir de küresel salgın ortamının mecburi izolasyon şartları eklenince yabancılaşma insan ve toplum için bambaşka bir boyut kazanmış oldu. Bu eser din göç ve sosyal medya bağlamında yabancılaşmanın boyutlarına vurgu yaparken yalnızlaşan ve yabancılaşan insanın yabancılaşma ve yalnızlaşma travmasını nasıl fırsata çevirebileceğini anlatıyor.