"Hayatın ne olduğunu anlayamadan içine giriveriyoruz; üzerimize oldukça ağır yükleri de alarak.
Fiziksel anlamda alınan yükler öyle böyle taşınır gider de ruhumuzun yüklerini nasıl hafifletir nasıl dayanılabilir hâle getirebiliriz?
Bunun için öncelikle güçlü bir ruhsal yapıya sahip olmak gerekir.
Doğumundan itibaren sevgiyle eş koşullar altında birlik ve bütünlük içinde bir yaşam öğretilerek büyümüş olan insanlar bir şekilde ruhlarını dinginleştirecek yolları bulup sakinliği yakalayarak huzura erebiliyorlar. Hayatı yaşarken uç noktalarda olmak yerine orta noktada yani 'kararda' kalmayı ve böylece huzuru ardından da mutluluğu yakalayabiliyorlar.
Bunun çeşitli yolları olsa da insan kendini eğitmeye paylaşmayı başarabilmekle başlayabilir. İçimizde yaşadığımız sevgi kayıp aşk çeşitli korkular gibi hisleri hayatın zorluklarıyla mücadele ederken nasıl deneyimliyoruz ve neler hissediyoruz? Yaşadıklarımız arasında benzerlikler olabileceği gibi hiç birbirine benzemeyen hikayelerimiz de olabiliyor.
Hepimizin insan olduğu ve hepimizin bir kırılganlığı olduğu gerçeğini hatırlayarak birbirimize yardım elimizi uzatmamızın faydaları inanılmaz. Gönüllülüğün yani 'karşılıksız vermenin' insanın ruhunda yarattığı huzur kelimelerle anlatılamayacak kadar yücedir. Gönüllülük ahlakın ulaşabildiği en yüksek mertebedir."