Milletler arasında sulh ve kardeşliğin altın vuruşunu belirleyen hak hukuk ve adalet karinesidir.
Halklar arasında hak hukuk ve adalet karinesi devletler düzeyinde görüşülür ve uluslararası sözleşmelere bağlandıktan sonra hayata geçirilir.
Ancak belirtiğimiz bu siyasal teamül Kürtler için geçerli değildir. Kadim Kürt milletinin topraklarını işgal eden Müslüman devletlerin fetihçi ve ırkçı karekteri hiç değişmemiştir.
Araplar İslam ile Kürtlerin kalbini Farslar Kürtlerin gözünü Türkler ise Kürtlerin ruhunu yerinden söküp aldılar.
Bu şekilde Kürtlerin gözlerine mil çektiler milli hafızasım yerinden söktüler yüreğine ve zihin atlasına sömürgecilik hafızasını monte ettiler ve bu yalınayaklı milletin ülkesini güneşsiz aysız ve ışıksız bırakarak onu esaret ve kölelik iklimine haps ettiler.
Dolayısıyla ne Yakup peygamberin ne Yusuf peygamberin ne İsa peygamberin ve ne de Kerbela'nın öyküsü yalınayaklı Kürt milletinin esareti kadar acıklı ve kederlidir.
Çünkü Kürdistan milleti tutsak elleri zincirlenmiş demir kafese kilitlenmiş üzgün ve perişan bir şekilde gam ve keder köşesine oturmuş ve öylece hürriyetini bekliyor.