Roma İmparatorluğu ve medeniyeti tarihî süreçte hem Batı'da hem de Doğu'da büyük değişime uğradı ve klasik özelliklerinden oldukça farklı yeni bir nitelik kazandı. İmparatorluğun Doğu'daki bu yeni hâline XVI. yüzyıldan itibaren Bizans denildi. Bizans İmparatorluğu Konstantinopolis'in başkent olarak iskâna açıldığı 330 yılından itibaren 1123 yıl ayakta kaldı. Bu süre boyunca Romalı kimliğine devlet anlayışına ve hukukuna sahip çıktı. Bu kimliği Helen mirası ve Hristiyanlık inancıyla sentezlemesi Antik Helen ve Klasik Roma mirasının sonraki yüzyıllara nakledilmesinde en önemli aracı oldu. İmparatorluğun başkenti Konstantinopolis coğrafi ve stratejik konumu ve zenginliğiyle dünyanın diplomasi ve ticaret merkeziydi. Bu cezbedici özelliği yüzünden pek çok defa kuşatılsa da aşılması güç surlarla çevrili şehri almak hiç de kolay değildi. Dahası Bizans devlet teşkilatı güçlü maliyesi ordusu donanması diplomasisi kültürü ve medeniyeti sayesinde karşılaştığı her soruna bir çözüm üretebilen bir yapıydı. Ancak XIII. yüzyıldan itibaren çağın gelişmelerine uyum sağlayamadı. 1071 yılındaki Malazgirt Zaferi'yle İstanbul önlerine kadar ilerleyen Türkler Bizans'a kıyasla daha dinamik ve organize bir yönetim anlayışı geliştirerek her alanda ona rakip oldular. XIV. ve XV. yüzyıllarda da fetihlerini adım adım genişleterek Bizans'ın toprak ve demografi mirasına sahip oldular. Mustafa Daş Bizans İmparatorluğu'nun sürükleyici ve bir o kadar uzun süren tarihini ustaca süzgeçten geçiriyor; kuruluşundan yıkılışına kadar geçen sürede yaşanan önemli olayları okuyucuyla buluşturuyor