"... Önüne çıkan bir çıkmaz sokağa daldı hiç düşünmeden. Sokakta hiç lamba yoktu karanlıktı. Sırtını pis bir binanın duvarına yasladı. Başında bir basınç hissi duydu. Sağa doğru kafası sarkıyor gibiydi. Bu korkunun bedenine yaptıklarıydı. Bir adım atmaya kalktı ne olduğunu kestiremediği bir şeye ayağı takıldı. Yerler çöp dolu olmalıydı. Sendeledi. Eliyle yakınında olduğunu düşündüğü duvarı tutmaya çalışırken yumuşak bir şeye dokunduğunu hissetti. Yanında birisi vardı. "Kimsin sen?" diye bağırdı.
"Kimsin?"
"İyi misin diye bakmaya geldim." dedi karanlıktaki ses.
Adam sesten uzaklaşmak için pis karanlık sokağın daha derinine doğru telaşla gitmeye çalıştı. Onunla beraber kadın mı erkek mi bir türlü karar veremediği sesin sahibi de geldi.
Yürürken "İyiyim ben." diye bağırdı adam.
"Hayır değilsin." dedi ses ve devam etti konuşmaya:
"İyi değilsin olmamalısın da! Çünkü zarar verdiklerin iyi değil."
Bunun üzerine mırıldandı adam titreyerek "Hata yaptım sadece hata." diye karşılık verdi.
İşte tam o anda adamın gırtlağı çenesine paralel şekilde keskin bir aletle kesildi. Üç dakika sonra ölmüş olacaktı. Ölüm sebebine; solunum yollarının tıkanması sonucu nefes alamama ve kan kaybı yazılacaktı.
Elinde keskin aleti tutan ses mırıldandı:
"Hissedilen acı % 65. İliklere kadar hissedilen ölüm şekli. Artık iyi değilsin!"
Böyle başlıyor İYİ MİSİN? Çığlıklarını sadece kendileri duyan insanlar adına adaleti sağlamaya çalışan ve kendisi de zihninin bir köşesinde eksik kalan HAMSA... Hayaller umutlar acılar sevinçler ve diğer tarafta gerçek dünya... Ve bu toz duman arasında bir aşk...