"İnceliği olan nokta sanırım şurasıdır: Yaşama biçimleri ve mekanları uzun yıllarda kuşakların birbiri üzerine koyarak biriktirdiği bir toplum kültürü biçimi oluşturuyordu. Sürekliliği olan kuşaklar sürekliliği olan mekanlarda kendilerine özgü bir yaşama biçemi oluşturuyordu. Mekanlarda toplumda ve yaşamda süreklilik vardı. Zaman değişiyor süreklilik bozulmuyordu.
Ama 20. yüzyılın sonuna yaklaşırken İstanbul'da mekanlar da değişti şehir de değişti insanlar ise büsbütün değişti. Ben artık yaşadığım ve yaşlandığım bu şehri yadırgıyorum."
Aydın Boysan nüfusu 1950'de bir milyonken yarım yüzyıl içinde azmanlaşarak onbeş milyonluk bir megakente dönüşen doğduğu büyüdüğü yaşadığı ve yaşlandığı şehir İstanbul üzerine düşünüyor her zamanki mizah duygusu ve kendine özgü renkli üslubuyla.