1 Ekim 1949 günü Başkan Mao Zedong Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmek üzere Tiananmen'in balkonuna çıktı ve kalabalığa şu meşhur sözlerle seslendi: "Bizler 475 milyonluk Çin halkı olarak ayağa kalktık ve önümüzde çok parlak bir gelecek var." Mao "ayağa kalkmaktan" söz ederken haklı. Gerçekten de Çin bir zamanlar epey kalabalık ve dizleri üzerine çökmüş bir ülkeydi. 20. yüzyılın başlarında kukla hanedandan kurtulup ayağa kalkma mücadelesine girişen Çin toplumu önce Mao'nun ardından Deng Xiaoping'in parlak vaatlerine umut bağladı. Çin bugün dünyanın en büyük ekonomileri (ya da süper güçleri) sıralamasında ABD'nin ardından ikinci sırada. Yüzyıl önce New York'ta uğuldayan küresel kapitalizmin arı kovanı bugün Çin'in doğu kıyılarının tamamında çınlıyor.
Diğer yandan dünyanın her köşesinde nüfuz ve manevra alanı kazanan Çin'in son otuz yılda sergilediği bu parlak başarıların bir de arka planı var. "Made in China" etiketini kaldırınca altından çevre tahribatına dair raporlar çıkıyor. Eğitimli veya eğitimsiz ülkedeki tüm gençlere dayatılan ve sabah 9'dan akşam 9'a haftada altı gün mesai anlamına gelen "9-9-6 istihdam rejimi" yeni neslin parlak gelecek hayallerini çoktan söndürdü. Bu esnada ülkenin siyasi ve ekonomik seçkinleri de gücüne güç katarak denetim aygıtlarını sıkılaştırmaya devam ediyor. Geçmişte Mao'nun hesapsızca giriştiği çılgın projeler yüzünden ağır bedeller ödeyen Çin halkı küresel güç mücadelesine girişen günümüz Pekin yönetimini ve sermayesini yine sırtında taşıyor.
Jonathan Clements elinizdeki kitapta bütün bu tarihi Çin'i Çin yapan dönüm noktaları ve dönüşüm dinamikleri üzerinden ele alıyor. Çin uzmanı siyaset bilimci Ceren Ergenç de bu kitap için kaleme aldığı sonsözde Xi Jinping yönetimi altındaki Çin'in gidişatını birinci elden değerlendiriyor. Çin Nasıl Çin Oldu? modern Çin'i merak eden herkes için derli toplu bir başvuru kaynağı.