Hazarların Asya ile Avrupa kıtalarının Karadeniz'in kuzeyinde kesiştiği Baltık Denizi'ne kadar uzanan kuzeyin Ortadoğu ile buluştuğu bir coğrafyada kurdukları devlet pek çok açıdan Türk tarihi içerisinde ayrıcalıklı bir konumda bulunmaktadır. En başta bu bölgede hiçbir bozkır halkı Hazarların kurduğu devlet ölçüsünde devamlılığa sahip bir güce erişememiştir. Ve Hazarlar bunu mücadelelerin tam da ortasında bulunan bir bölgede ve zamanda başardılar. VII. ve VIII. yüzyıllarda başarıdan başarıya koşan Araplarla Kafkasya'da kıyasıya mücadele eden ve Kırım'da Bizans İmparatorluğu'yla boy ölçüşen Hazarlardı. Rusların ilk faaliyetleriyle karşı karşıya kalan Peçenek ve Oğuz akınlarıyla yüz yüze gelen zaferler ve yenilgiler tadan düşman topraklarının derinliklerine seferler düzenleyen de onlardan başkası değildi. Bütün tehlikelere rağmen 650'li yıllardan 965'e kadar çevresini de etkileyen bir huzur ve istikrar dönemi yaratmayı başardılar. Bugün bilim âleminde Pax Hazarica adıyla anılan dönemin ortaya çıkarılması ancak bununla mümkün olabilmişti. Moşçevaya Balka ve daha başka arkeolojik alanlarda bulunan ticarî ürünlerin Çin'den Suriye'ye Anadolu'dan kuzey diyarlara varıncaya kadar çeşitlilik göstermesi Hazarların önemli pay sahibi olduğu bu erken küresel çağın eseridir. Altay Tayfun Özcan Hazarlar adlı kitabında siyasî tarihinden devlet teşkilatına iktisadî hayatından şehir kültürüne varıncaya kadar genel hatlarıyla Hazar Kağanlığı tarihini ortaya koyuyor. Ayrıca Hazarların Museviliği kabulleri çok tartışılan kökenleri ve devletlerinin yıkılmasından sonra arta kalan Hazar bakiyelerinin nasıl bir yol izlediklerini de ele alıyor.