Çamaşır makinenizin sizden daha hareketli bir hayata sahip olması normal mi?
İşte Morton ailesi için tipik bir pazartesi sabahı...
Kıpkırmızı gözlerle uyandım.
Bacaklarımdaki tüyleri almamın üzerinden iki yıl altı ay üç saat geçmiş.
Lama desenli iç çamaşırım dile gelse de eski güzel günleri anlatsa.
Çocukların uyanmasına yedi dakika kala kocam yatakta bana yanaşırken
birden acıyla bağırdı çünkü sırtına bir Lego parçası batmış.
Sonra koridorda bir ışık yandı. Ardından minik ayak sesleri merdivenleri indi.
Çok geçmeden tiz bir çığlık "BİRİ KAHVALTI HAZIRLAYACAK MIIII?"
Biraz baş başa kalma umutlarımızın yerini kahvaltı gevreğinin yetip yetmeyeceği
yıkanması gereken çamaşırlar ve çöpü çıkarmayı unuttuğum gibi kaygılar almaya başlıyor.
Her zamanki gibi...
Fakat bugün sabahlığımla mutfağa indiğimde bir şey buldum.
Kocama gelen bir şey.
Evlilik yeminlerimizde kesinlikle bahsetmediğimiz bir şey.
Ve bu şey bizi ya bir arada tutacak... ya da dağıtacak.