Çüngüş tarih boyunca birçok devletin ele geçirmek için mücadele ettiği Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan Mezopotamya toprakları üzerinde yer almaktadır. Fırat Nehri'nin çok derin bir yatağıyla batıda Adıyaman ve Malatya'dan ayrılan Çüngüş tarihi süreç içerisinde kuzeyde Harput ve güneydoğuda Diyarbakır'a hâkim olan devletlerin idaresinde kalmıştır. 1516 yılında Osmanlı idaresine giren Çüngüş Müslümanların ve Ermenilerin asırlarca birlikte yaşadığı önemli bir irfan merkezi olmuştur. Osmanlı döneminde genellikle kaza ve nahiye statüsünde varlığını sürdüren Çüngüş sahip olduğu coğrafi konumu ve ekonomik potansiyeli nedeniyle önemli bir cazibe merkezi olamamıştır. Bu nedenle Çüngüşlüler adeta bir kayanın ortasında inşa edilmiş bir yerleşim merkezi olan Çüngüş'ü "ekmeğini taştan çıkaranların yaşadığı" bir yer olarak ifade etmektedir. Bahsedilen nedenlerden dolayı Çüngüş ahalisinin hatırı sayılır bir kısmı geçimlerini temin etmek için İstanbul Adana ve Bursa gibi şehirlere gitmiştir. XIX. yüzyıl boyunca devam eden bu durum 1950 yılından itibaren kalıcı göçlere dönüşmüştür. Şehir merkezinin önemli bir kısmını oluşturan ve iktisadi kaynakları elinde tutan Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı esnasında tehcir edilmesi Çüngüş'ün demografik ve ekonomik yapısını derinden sarsmıştır. Bu çalışma ile Çüngüş ve köylerinin tarihi süreç içerisindeki tarihi coğrafyası ekonomik imkânları toplumsal yapısı ve mimari vaziyeti ortaya konmuştur.