Satanizm başlangıçta sadece büyü aracılığıyla gizemli güçlerle irtibat kurma vesilesi olarak görülmüşse de zaman içerisinde Yahudi ve Hıristiyan öğretilerine karşı bir tepki hareketi gibi lanse edilmiştir. Bu sebeple Satanizm hem kökleri antik Mısır İran Yunan Babil mitlerine hatta ilk insana kadar uzanan Şeytan algısının sistematik hale dönüştürülmüş şekli hem de tüm inanç sistemlerine ve değerlere karşı bir isyanın adı olmuştur. Satanistlerin kurumsallaşması yirminci yüzyılın ortalarında Amerikalı Anton Szandor LaVey tarafından kurulan The Church of Satan ile gerçekleşmiştir. LaVey tarafından geliştirilen bu oluşumun ana unsurları Satanist bireylerin duygusal yönüne odaklanmak satanik ritüeller ve gizemli sembollerdir. Bunları hayata yansıtabilmek için de yine LaVey tarafından The Nine Satanic Statements (Dokuz Satanik İlke) The Eleven Satanic Rules of The Earth (Yeryüzünün On Bir Satanik Kuralı) ve The Nine Satanic Sins (Dokuz Satanik Günah) adı verilen Satanik esaslar belirlenmiştir. ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde resmi bir din olarak tanınmasına rağmen dünya geneline baktığımızda Satanistler tehlikeli ve illegal insanlar olarak kabul edilmektedirler. Bu sebeple daha çok yeraltı yapılanması şeklinde örgütlenmişlerdir ve faaliyetlerini dışa kapalı şekilde sürdürmektedirler. Konuya Türkiye açısından baktığımızda da durum dünya gelinden pek de farklı değildir. 1990'lı yıllarda bazı münferit olayların resmi makamlar tarafından olmasa da medya vasıtasıyla Satanistlerle ilişkilendirilmesinin ertesinde Satanizm halk arasında tedirginlik yaratacak derecede hızlı bir biçimde ülke gündemine girmiştir. Bu yıllardan sonra TBMM gündemine dahi defalarca getirilmiş ve resmi makamlardan bu konuda gerekli tedbirlerin alınması istenmiştir. Neticesinde de Satanizm hem resmi makamlar hem de halk tarafından sapkın bir inanç şekli olarak görülmüş ve mensupları toplum -özellikle de gençler- için tehdit unsuru olarak kabul edilmiştir.