Türkiye bugün savaş sonrasının yoksulluğunu yaşıyor; üstelik dünyada savaş yokken kriz yokken yaşıyor. Yoksulluk işsizlik eşitsizlik verimsizlik ve istikrarsızlık temel sorunlar olarak daha da büyüyerek karşımızda. Herkes bilmelidir ki; yaşadığımız krizin temelinde var olan siyasal düzeni dayatan bir demokrasi anlayışı var. Bunu aşmak zorundayız. İnsanı özgürleştirmeden toplumu çoğulcu niteliğe kavuşturmadan ve devleti demokratikleştirmeden temel sorunları çözemeyiz.
Demokrasi; en gelişmiş en ileri tanımıyla toplumsal ve ekonomik farklılıkları en aza indirmek kaynakların ve servetin eşitsiz dağılımının önüne geçmeye çalışmaktır. Bunun için insanı kulluktan çıkartmamız gerek. Önce birey olmalı; demokrasinin öznesi olan bireyi yaratmadan çağdaş demokrasiyi kuramayız çağdaş bir ülke olamayız.