Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan ikinci kadın yazar Grazia Deledda doğduğu Sardinya Adası'nı eserlerinin merkezi hâline getirmiştir. Sardinya doğasının da bir karakter olduğu Rüzgârlı Kasaba'da hem doğaya hayran kalmamızı sağlıyor hem de evlilik ve gelenekler hakkındaki gerçekleri yüzümüze vuruyor. Bu romanda Deledda'nın geçmişine dönüp anılarını nasıl incelediğini geçmiş ve günümüzün nasıl iç içe geçtiğini Sardinya'daki küçük bir kasabanın manzaraları eşliğinde okuyoruz.
"Küçük ve sakin trenimizin ilk durağına kadar yolcuğumuz beklendiği şekilde geçti: en başta geride bırakılan kişiler ve şeyler için dökülen gözyaşları sonra karşılıklı gülümsemeler el sıkışmalar içinde sevdiği gözlerin sonsuz yansıması görünen gözler içi dünyanın bir yeryüzü cenneti kendi özel cennetimiz olduğunun güvencesiyle dolu kalpler. Gül yaprakları ve buğday taneleri elbisemin kıvrımları arasında hâlâ duruyordu.
Gerçekler küçük trenin ilk durağında küstah hayallerimizi mahvetti."