Kavram olarak ilk defa J. Huxley'in kullandığı transhümanizm; insanın biyolojik psikolojik ve bilişsel yetenekler bakımından iyileştirilerek veya güçlendirilerek yaşlılığın geciktirilmesini ve insanı geliştirmeyi amaçlayan felsefi bilimsel ve kültürel bir harekettir. Diğer bir ifadeyle transhümanizm insanın bedensel ve zihinsel sınırlarını ortadan kaldırmak ve daha mutlu acısız konforlu ve olabildiğince uzun yaşamak için her türlü teknolojiyi (tıp genetik biyoteknoloji yapay zekâ ve robotik bilimi vb.) kullanmayı gerekli ve zorunlu gören bir yaşam felsefesidir. Transhümanizm modern bilim ve teknolojinin imkânlarıyla yaşlılığı geciktirme veya ayartıcı ölümsüzlük vaadiyle dinlerdeki aşkın-kutsal varlığın gücünü beşere aktarma çabasını içeren bir girişimdir. Bu bağlamda transhümanizm gerek temel varsayımları ve çıkış noktası gerekse de ulaşmaya çalıştığı hedefler bakımından din ile uyuşmayan bir yapıya sahip görünmektedir. Dolayısıyla din ve transhümanizm arasındaki ilişkinin ortaya konulması son derece önemli bir konu olarak karşımızda durmaktadır. Transhümanizmin felsefi ideolojik toplumsal ve dinî boyutlarına dair Batı'da çok sayıda çalışma yapılmış olmasına karşın Türkiye'de bu konu ancak yakın zamanlarda gündeme getirilmeye/tartışılmaya başlanmıştır. Dahası din ve transhümanizm arasındaki ilişkiye dair Türkiye'de yapılmış çalışmaların yok denecek kadar az olması konuya dair sistematik bir çalışmanın yapılmasını zorunlu kılmıştır. Böylesi bir saikle ortaya çıkan bu eser din ve transhümanizm arasındaki ilişkiyi farklı açılardan ele alan ve alanlarında uzman olan akademisyenlerin katkılarıyla hazırlanan bir çalışmadır.