(...)
"beni bağışla seni ben sandım
köpüklü akışmayız daha ilk bakışmadan
elle yazdığım kırmızı kınnapla düğümlü
bu defterin sayfaları yarıyı geçti
bak ilk sayfasında doğduğum ev
memleketten kuru bir papatya
temel taşımız aynı dağdan
aynı ağaçtan kirişimiz
denizin dibinden gelen ömür taşımı
sana verdim
avuç içi kadar
kundaklanmış bebeğe benzer
artık adımızı saklayan o beş harf iki hece sustu
temelli bir yola çıktım
"ah teşko si mene"
sensizliğin açtığı yara ha bire derinler
sonunu bilmediğim bir yola çıktım
ölmüş babam canıma küstü
ardımdan sesler: 'gitme kal zere'
bu bitmeyen tokmak sesleri nereden geliyor
işte orada / o sonsuz bir mavide boğulacaktım
dünyalar seninmiş
cehennemmiş senin olmadığın her yer
yaşayınca anladım"
(...)
İsmet Arasan