Nietzsche'nin politik görüşleri yaşamı boyunca nasıl bir evrim geçirmiştir? Elinizdeki kitap Nietzsche'nin ilk eserlerinden başlayıp Zerdüşt'e ve sonrasına uzanan geniş bir düşünsel hat üzerinden Nietzsche'nin insanın kusursuzlaşmasına dönük inancı ile politik fikirleri arasındaki değişen ilişkiyi nefes kesici bir biçimde ortaya koyuyor.
Nietzsche'nin gençlik eserlerindeki büyük politik beklentilerinin giderek öznel alana sıkıştığını ve kişisel düzeyde ancak çok az kimsenin erişebileceği bir çileci etiğe bağlanmayı gerektirdiğini ileri sürüyor Conway. Ama bu etiğin Nietzsche'nin yazılarından hiçbir zaman silinmediğini de söylüyor.
Conway Nietzsche'nin politik özlemlerinin tam merkezinde insanın mükemmelleştirilebilirliğine ilişkin büyük bir ideal olduğunu ileri sürüyor. Bu ideal modernitenin alacakaranlığa gömüldüğü bir çağda cılız da olsa Nietzsche'nin düşüncesindeki yerini korur. Üst-insan sanatçı ve aziz gibi Nietzscheci figürler hep bu idealin gerçekleşeceği somut koşulları tarif edebilmek amacıyla ileri sürülen figürlerdir.
Çağdaş felsefeye baktığımızda ise Nietzsche'nin etkisinde kalan Foucault Haraway Habermas ve McIntyre gibi filozofların ya Nietzscheci etikten yana ya da bu etiğin tam karşısında konumlandıklarını görüyoruz. Conway'in kitabı Nietzscheci etiğin ve antropolojinin çağdaş bağlamda nasıl alımlandığına ilişkin dikkate değer içgörüler sunuyor.
Nietzsche'nin bütün yapıtlarını baştan sonra kateden elinizdeki kitabın siyaset felsefesi ve etik tartışmaları bağlamında önemli bir boşluğu dolduracağını ümit ediyoruz.