Perdeyi aralayıp dışarı baktığımızda çoğu zaman binlerce yıl önceki mağara adamıyla aynı dünyanın görüntüsünün teknolojiyle süslenmiş haline baktığımızı varsayarız. Ancak aslında tarihsel ilerleyişin bize getirdiği tek şey bütün dünyaya serpiştirilen teknoloji değildir. Her çağ kendi "görme biçimi"ni yaratır. Her çağın insanı işte bu "görme biçimi"ni bir gözlük gibi kullanarak görür yaşadığı dünyayı. İşte sinema yalnızca bir eğlence aracı olmayışını içinde bulunduğu dünyanın "görme biçimi"ni yansıtmasına ve aynı zamanda bu "görme biçimi"ni etkileme kapasitesine borçludur. Yani sinema tarihsel süreç içerisinde meydana gelmiş olan diyalektik bir "şey"dir. Aynı zamanda eğlendirir de! Şüphesiz sinemanın bu derin yönünü en iyi keşfedenlerden birisi olan Sergei Eisenstein genç denilecek yaşta hayata veda etmesine rağmen başarılı filmlerinin yanı sıra bizlere film çekimine dair görüşlerini de bırakmıştır.