Modern dönem inşasında toplumsal ve bireysel manada insanı ve onun dış dünyayla ilişki biçimini inşa eden sosyal bilimler hakkında ne kadarının bilim ne kadarının ideoloji olduğu kanısına varmak hiç de kolay değildir. Bugün kurulan dünyanın temelinde ekonomiyi merkeze alan bir toplum modelinin inşa edilme amacının olduğu gözden kaçırıldığında bilim ve onun özelinde sosyal bilimin fonksiyonunu anlamak neredeyse imkânsız bir hale gelecektir. Bu açıdan bu çalışma öncelikle bilim serüveninin ardından da Avrupa özelinde yükselişe geçen burjuvanın elinde yenidünyanın kurgulanabilmesi için bir araca nasıl ve niye dönüştüğünün ipuçlarını verme ve bu eksende yeni bir tartışma başlatabilme çabasındadır. Sosyal bilimleri yeniden düşünmek anlamak ve yeni tartışmalara bir kıvılcım yakabilmek adına bu kitap muazzam bir çalışmayı okurla buluşturuyor.