Türkçenin elinden tuttuğu bir yazarın 40 yıl sonra çocukluğunun geçtiği mahalleye dönmesiyle anılar yumağı da bir top kumaş gibi açılıyor. O kumaş topu mahalle terzisinin elinden bir kez dökülmeye görsün. Anılar kumaşının her kıvrımına masumiyet günlerinin ışıltıları küçük evlerin büyük hayalleri ve bir ırmağın denizle buluşmasının sevinci de eşlik ediyor. Manzaranın bir yerinde yaban incirleri Bülbülderesi yazlık sinema afişleri aralık bir perdeden sızan ışık zerrecikleri eşliğinde Gökhan Akçiçek'in misafiri oluyor. Rüya gibi geçen her şeyin çocukluk mevsiminden ilham aldığını görmemiz asla şaşırtmasın bizleri. Çünkü yazarın çocukluğu okurun çoğunluğuyla da tanışmak istiyor çoğu kez.