Mehmet Rauf'un Define'nin devamı olarak yazdığı Kan Damlası romanında Şakir Feyzi Tarabya'da İngiliz Köşkü'nde ailesiyle sakin huzurlu ve müreffeh bir hayat yaşamaktadır. Ancak bir gün art arda işlenen cinayetler hayatlarını altüst eder. İngiliz Köşkü'nde yaşlı bir kadın Anadoluhisarı'ndaki Zincirli Köşk'te ise bir erkek aynı günde birbirine benzer derin yaralarla yataklarında ölü bulunur. Polis maktullerin ellerinde "Numara Bir!" ve "Numara İki!" yazılı notlar bulur.
Merak ve gerilim unsurunun baştan sona korunduğu eserde etrafındakileri hayrete düşüren Müfettiş Hayret'in karşısında katillerin hiç şansı yoktur çünkü "Hayret'in sözü gayretin sözüdür!"