BBC Radio 3 4 ve World Service için müzik programları ve belgeseller hazırlayıp sunan Stephen Johnson'a ciddi bipolar depresyon teşhisi kondu. Ölümcül olabilecek bu depresyon girdabında onun hayatta kalmasına yardımcı olduğunu söylediği şey ise Şostakoviç'in müziğiydi.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman kuşatması altında yazdığı 7. Senfoni (Leningrad Senfonisi) ile işgale karşı başlatılan büyük ulusal direnişin en güçlü sembollerinden biri olan Dmitri Şostakoviç 20. yüzyılın en önemli bestecilerinden biri olarak kabul edilir. Dünya devrim tarihine besteleriyle adını yazdıran bu büyük müzisyen aynı zamanda şimdiye kadar yazılmış en karanlık en umutsuz müziklerden bazılarının bestecisidir.
Bu müziğin Stephen'a ve onun gibi diğer insanlara söyleyecek bir şeyi nasıl olabilir?
Şostakoviç Zihnimi Nasıl Değiştirdi bestecinin müziğini ve kısmen hayatını ele almanın çok ötesine geçiyor ve müziği nasıl algıladığımızı depresyonun yıkıcı etkilerini ve müzik sayesinde duygular ve insanlıkla nasıl yeniden bağ kurabildiğimizi yazarın kişisel deneyimlerinin tanıklığında ortaya koyuyor.
Nöroloji bilimi beynin müziği nasıl işlediğini ve daha derin bir entelektüel ve duygusal seviyede müziği nasıl anlamlandırdığını anlama noktasında büyük adımlar attı ve atmaya devam ediyor. Bu kitap yüzyıllar önce akıl hastalıklarının tedavisinde kullanılan müziğin bu yönüne bir tanıklık niteliği taşıyor.
"Hepimiz kendi hikâyelerimizi bu müziğe taşırız. Ne var ki Şostakoviç'in müziğinde bir şeyler bize bu nihai bireysellik ânında bile yalnız olmadığımızı hissettirir. Leningrad Filarmoni Büyük Salonu'nda Şostakoviç'in Leningrad Senfonisi'ni çalan ve dinleyen kuşatma altındaki insanlara bu şekilde hissettirmişti; çok daha fazla mütevazı çok daha az gösterişli bir şekliyle aynısını bana da yaptı."
Kitaptan alıntı