Modern insanın ruhsal sefaletiyle yozlaşan sanat derinliğini kaybetti.
Sanat; derin bir sezgi ince bir kavrayış vazgeçilmez bir uyum ve ölçünün kompozisyonuyla var olur. Sıradan olan sanat olamaz. Etiğin ve estetiğin elini eteğini çektiği bir toplumda sanat adına icra edilen her işte hedonist bir çirkinlik tezahür etmeye başlar. Fıtrî olandan kalpten uzaklaşan "insanın çirkinliği" sanatla asla bağdaşmaz. Sığ bir sanat felsefesiyle özgün ve ideal olana ulaşmanın imkânsızlığı ortadayken maddeyi ve materyalist anlayışı öne çıkaran doktrinlerin "unique/biricik" sanat eseri ortaya koyamayacağı muhakkaktır. Bugün içi boşaltılan pek çok kavram gibi sanat ve sanatçı kavramı da aslî anlamından uzaklaşmıştır. Kime sanatçı dendiğini sanat olarak adlandırılan faaliyetlerin gerçekte sanat olup olmadığını değerlendirdiğimizde durumun içler acısı olduğunu tespit ederiz. Hedonist sergide teşhir edilen sözde sanatçının icra ettiği "şey"in sanat olmadığı aşikârdır. Zira "beğeni" değil "beğendirme" kaygısının ağır bastığı dışsal görüngelerin sanat eseri üretme ihtimali yoktur. Çünkü sanat doğrudan doğruya içselliğin estetik değer üretme eylemidir.