İnsanların vicdanı ve merhametine bir türlü kılıf uyduramayan İgan kendisini yaptığı resimler ile hayata bağlamaktadır. Onun hisleri resim çizerken bir köşede uyuyakalan bedenini uyandırıp kendi odasında ağırlaması ile başlamıştı.
Çocukluğunda hayatının en kötü zamanlarını geçiren bir karakter söz konusu. Bu karakter içinde bulunduğumuz toplum ile oldukça bağdaşık ve emsallerinden ayrılmıyor.
İgan henüz çocukken babasının gözlerinin akında dünyanın karasına tutulmuş bir çocuktu. Hayatta önüne çıkan engellere aldırış etmeden insanların kabuk tutmuş vicdanlarını tuvalin üzerinde kazıya kazıya hayata geçirmeyi başardı. İnsanların merhametsizliğini "Görmek için görmemenin'' gerektiğine inanıyor ve bu düşünce onu çok farklı noktalara sürüklüyordu.
Bir tesadüf sonucu tanıştığı Titian Bey ise İgan'ın yarattığı sanatın peşinde koşan bir kimlikten ötesi değildi. İgan tüm bu kötülüklere rağmen sanatının peşinden koşmaktan vazgeçmemişti. İgan sayesinde sanat sanatı doğuracak ve tüm sanatçılar İgan'ın eserlerinden ilham alacaklardır.
Görmek çoğu zaman engeldir. İnsan en çok göremediklerinden sınanır.