Yüksek sesle çalışan havalandırma susturucudan çıkan mermilerin sesini örtmüştü. Ölümle eşdeğer anlama gelen soğuk mavi gözler sabit bir şekilde yerde yatan kadın ile adama pişmanlıktan yoksun bir şekilde bakıyordu. Donuk gözlerin sahibi bir emir almıştı ve artık parçası olduğu bu hayatta emirler her şey demekti. Yavaşça dizinin üzerinde eğilerek yerde cansız yatan adam ile kadını siyah deri eldivenli eli ile son bir kez kontrol etti.
Birden arka odadan gelen tıkırtıyı duydu. Sessiz ve ağır adımlarla sesin geldiği odaya doğru yürümeye başladı. Eldivenli eli tabancasının kabzasını sıkı sıkı kavramıştı. Odanın önüne geldiğinde tabancasının namlusuyla kapıyı yavaşça aralayıp ve hafif diz çökerek odaya girdi. Oda boştu. Ama buradan bir ses geldiğine emindi. Ağır bir hareketle yatağın altına baktı kimse yoktu. Sakin ve kendinden emin bir edayla yürüyerek dolaba yöneldi. Holü geçmekte olan ortağının gürültülü sesini duyuyordu.
Dolabın kapısını açtığında içinde korkudan sinmiş bir erkek çocuğu gördü. Çocuk korkudan irileşmiş gözlerle onu süzüyordu. Çocuğun gözleri adamın bugüne kadar gördüğü en güzel gözlerdi. Açık saydamdan giderek koyulaşan bu okyanus mavisi gözler adamın donuk koyu mavisi gözlerine korku dolu şekilde kilitlenmişti. Gördüğü masumiyet karşısında adam ne yapacağını şaşırmıştı. Korkmuş çocuk yavaşça kafasını "Yapma!" der gibi iki yana salladı.
Karşısındaki soğukkanlı adama kendini affetmesi için yalvaran gözlerle bakıyordu