Mehmet Özer hem besteleri hem de şiirleriyle dikkat çeken bir yazar. Onun şiirlerinde bu nedenle müziğin ahengini hissetmek mümkün. Zaten o da kendini "müziğin ve şiirin ortasında bir 'ada'yım" diye tanımlıyor. Bu şiirler on iki yıllık bir birikimin ürünü. Hayatın hüzün dolu halkalarının birikerek bir silsile oluşturduğu küçücük mutlulukların bile derin hüzünlerle yarım kaldığı bu çağın duygusunu oldukça iyi yansıtan şiirlerle çıkıyor karşımıza. Çağın duygularına tercüman oluyor. O nedenle okurken hep kendinizden bir parça buluyorsunuz. Arayanlar; Ahmet Haşim Ahmet Hamdi Tanpınar Attila İlhan Orhan Veli Sait Faik gibi nadide isimlerden oluşan şairler silsilesinin son halkası olabilecek nitelikteki bu şiirlerde bu şairlerin izlerini seslerini bulabilirler. Tabii II. Yeni'nin ayrı bir yeri olduğunu söylemek mümkün. Şiirlerin Türkiye'de ve dünyada farklı sanat dallarına ve sanatçılara yapılan göndermelerle zenginleştirildiği görülür. Mitoloji felsefe müzik resim ve edebiyat alanlarına dair yapılan okumalar şiirlerde meyvesini verir. Yapılan kelime oyunları kelimeler arasında kurulan farklı bağlarla yer yer yaratılan özgün imgeler şairin şiirlerini hem daha ahenkli kılar hem de şiirlerin daha yoğun daha dolu olmasını sağlar. O nedenle neredeyse her şiirde birkaç adet çarpıcı dizeyle karşılaşırız. Ayrıca şairin biçimle içerik arasında bir uyum yakaladığı görsel şiirlerinin olduğunu da görürüz. İlk şiiri olan "Hayat"ta adeta yaşamı tanımlar şair. Ardından gelen tüm şiirler hayatın binbir türlü halini yaşatır bizlere. "Ütopik Şiir" adlı son şiiri ise başlangıcı yapılan hayatın bir bitişi de olduğunu hatırlayarak kitabın kapağını kapatmamıza neden olan dizelerle biter.