Dedemden gülümsemeyi gördüm.
Babamdan doğru sözlü olmayı dünyayı pek takmamayı.
Takmamak için de biraz müşfik cömert nüktedan mülayim
olmayı. Bir de ağırdan almayı.
Ağırdan almayı tembellik zannedenler var. Halbuki babam "Ne
koşacağım arkasından dünya koşsun benim ardımdan!'' rahatlığındaydı.
Annemden akletmeyi önünü arkasını düşünmeyi kademeli
katmanlı davranabilmeyi.
Abimden her ne ile ilgileniyorsam ona dikkatlice bakmayı ayrıntıların
kuytusundaki şeytanın kuyruğundan yakalamayı.
Hikâyesi şu: 12 13 yaşlarımızda beraber bir filme gittik. Günlerce
ormanda kalan bir adamı kurtaranlar onu sıcak bir odaya
aldılar bir yatağa yatırdılar. Abim "Şaşkınlar!'' dedi "Saçı
sakalı uzatmışlar beti benzi attırmışlar dudaklarını morartmışlar
ama şu tırnaklara bak bir milim uzatmamışlar!'' Pes
dedim! Bir yaş aramız var. Ben 13 isem haydi o da 14 olsun. Yabancı bir macera filminde heyecanlı bir sahnede yorganı tutan parmak
uçlarındaki bakımlı tırnaklar gözünden kaçmamış.