Hayatı erteleyerek kaybediyoruz. En büyük hastalığımız bu bizim. Vaktini kaçırmadığımız tek şey bunun için duyduğumuz pişmanlığımız oluyor sonra. Erteliyoruz. Özürlerimizi gerekli olan pişmanlıklarımızı düşünmeyi sorumluluklarımızı bilgiyi sevmeyi doğru olan her şeyi yapmayı ve en önemlisi de içinde bulunduğumuz ânı...
Daha buralardayız canım! Hallederiz bir ara.
Bu kafayla gidersek biraz zor. Garantisi olmayan bir şey için aldanıyoruz. İçimizde sürekli konuşan duymamamız gereken o sesi farkında olmadan duyup üstüne birde dediklerini yaparak aldanıyoruz hem de.
Behzat'ta tam da bu hataya düşmüştü işte. Özrünü ertelemişti. Bir şeyleri hatırlaması gerektiğini bile unutmuştu o. Yağmur'u da... Üstelik aynı hataya maruz kalan tek kişi Yağmur da değildi. Onunla aynı acıyı paylaşan onun dertleri ile dertlenen yeni biri vardı artık hayatında. Ve bu yeni kişi yazdığı bir mektup yüzünden hiç beklemediği şekilde çıkacaktı Yağmur'un karşısına.