"Kam doğanın ve ruhların çobanı hastaların otacısıdır."
Kam Çalık gözlerini orta ateşine sabitleyip elindeki maşa ile ara sıra ateşi karıştırarak yavaş yavaş konuşmaya başladı. Sesi kimi zaman çatallanıp boğuluyor kimi zaman ise yükselerek duru bir su gibi akıcı oluyordu:
"Bir kötü bir de daha kötü olasılıkla karşı karşıya olabiliriz" diyerek söze başladı. "Kötü olan bunun başıboş bir yel (cin) işi olmasıdır. Tüylü bir varlık olan orman yeli Arçura olabilir. Belinden aşağıya kadar uzanan kara saçları üç eli ve üç ayağı vardır. O değilse hayvan yeli Karakorşak olabilir. Keçi domuz veya köpek şeklinde dolaşır. Üçüncü olasılık Usal'dır. Kimsenin gitmediği tenha ormanlarda yaşar. Bunların üçü de acımasız varlıklardır. Kötü olan bunların kabulgan (şekil değiştiren) olmalarıdır. Kişioğlu gerçek görüntüsünü görse hemen kaçıp kendini kurtarmak ister. O nedenle küçük ve sevimli hayvan yavruları şekline girerler. Anlatılan bölgede su olup olmadığını sordum çünkü Usal sudan korkar. Ağaçlarda çalılarda tüy yün var mıydı diye sordum çünkü Arçura dikenli dallara yaklaşmaz. Eğer yaklaşmışsa uzun saçlarından ya da tüylü vücudundan bir iz bırakmış olmalıydı. Geriye Karakorşak kalıyor. Kaybınızın bir çoban olması bu melunun da en çok keçi şeklini alıyor olması sebebiyle ona yakalanmış olabileceğini düşünüyorum. Eğer öyle değilse geriye daha kötü bir olasılık kalıyor. Çoban bir Argalık bulmuş olabilir. Argalık bir taş kapıdır ve alt dünyaya açılır."
Atalarımız iki bin yıl ve daha öncesinde nasıl yaşıyorlardı? Nelere inanıyorlardı? Neyi kutluyor neden korkuyorlardı? En önemlisi o zamandan bu zamana ne tür öğütler veriyorlardı. Hepsini bu romanda bulacağınızı umuyorum. Akademik bilgileri roman tadındakurguladığımız "Kamların Gecesi" serimizin üçüncü kitabı roman okurken çok şey öğrenmek isteyenlere uğurlu olsun.
Şenol SOYDAN
Mayıs 2022 Kocaeli