"Gül yüzlü güzel Çocuk!
Peygamberin seni çok severdi.
Tıpkı Hasan'ını Hüseyin'ini Rukiyye'sini
Tıpkı Üsâme'sini sevdiği gibi.
Tıpkı Fatıma'sını Ümmü Gülsüm'ünü sevdiği gibi.
Gül yüzlü güzel Çocuk!
Sen O'nun Zeyneb'i Esmâ'sı Enes'i Beşir'i Abdullah'ısın.
Bir baba evladını nasıl sever öyle severdi seni.
O sevgisiyle şefkat ve merhametiyle senin manevi babandır çünkü.
O(sav) hepimizin babası!
Tâ o zamandan sana selam yollamıştı biliyor musun?
"Ne mutlu beni görmeden iman edene" diyerek seni tebrik etmişti.
Ey gül yüzlü güzel Çocuk!
Gül'ü seversin değil mi?
Gül kokusunu O'ndan almış bilir misin?
Seni seven Peygamberinin hayatı bir "Gül Bahçesi."
Nurdan Damla ablan seni bu bahçeye çağırıyor. Gir bu bahçeye; seyret rengârenk
güzel gülleri içine çek bin bir çeşit nefis kokuları.
Göreceksin sen de bir Gül oluvermişsin birden.
Bakmaya imrenilen koklamaya doyulmayan bir Gül!
Ve eminim; "Ben de Peygamberimin döneminde bir Beşir bir Enes bir Üsâme bir
Zeynep bir Esma olsaydım keşke. Ah ne olurdu benim de saçlarımı sevgiyle şefkatle okşasaydı.
Bana da keşke; 'Baban Ben annen Âişe olsun istemez misin' deseydi." diyeceksin içinden.
Gül yüzlü güzel Çocuk!
Unutma!
O (sav) seni mutlu etmek için geldi dünyaya.
Seni mutlu etmek isteyeni bilmek tanımak istemez misin?"