Bazen Peygamber Efendimizin (sav) vahiy kesildiği zamanki çaresizce semaya bakışını gözümde canlandırdığım olur. "İnsanın sevdiğinden haber alamaması nasıl bir gurbetmiş..." diyerek hüzünlenirim.
Toplumun cehaleti alabildiğince son damlasına kadar yudumladığı şiddeti tabak sıyırır edasında ballandıra ballandıra yaptığı zulmü rutin hâline getirdiği çıkmaz sokaklar yurdunda tek nefes aldığın kapının da bir süre kapanması bana çok acı gelir. Gerçekte bu hâlet her asrın aşina olduğu bir durum hâline gelmiştir. Bazen bülbüller susturulur ve kulaklar baykuşlara teslim edilir. İnsanın gönlünü kem bakışlar hoyrat sözler incitir. Dost kelâmına perde iner. Hak sözler fısıldayan diller mühürlenir. İşte bu durumda kişi kendini Peygamberimizin çileli yolunun varislerinin yaşadığı hâlet-i ruhiye içinde bulur. "Bari bir satır olsa da ferahlasam..." diyebilir.
Gönlü gönlümle aynı sancılar çekenlerin bu satırlarda kendilerini bulacaklarını ümit ediyorum.
CEYLAR GÜRİÇİN