Dr Haim Jakari her zamanki gibi aynı saatte Nişantaşı'ndaki muayenehanesinden çıktı.
Valikonağı caddesinden alışveriş yapmalıydı. Eşi Ethel her akşam mutlaka eve gelmeden alması
gerekenleri telefonuna mesaj olarak atardı. Markete girerken mesajı okudu "yoğurt ekmek
ve biraz börülce" yazıyordu. Zaten onların evine asla cips gofret abur cubur giremezdi.
Ethel bu konuda çok titizdi. Karı koca sağlıklı ve uzun bir yaşam adına tam bir askeri disiplin
içinde yaşıyorlardı. Haftada üç gün mutlaka spora gidiyorlar yazın akşamları ise yemekten
sonra tüm adayı turluyorlardı. Ethel bu konuda o kadar disiplinliydi ki diğer insanlar
normal ve keyifli bir akşam yürüyüşü yaparken onlar tempolu yürüyor ve akşam sporu
yapmış oluyorlardı. Siparişleri alıp marketten çıktı. Yolda bir kaç tanıdık ile selamlaşarak
evinin bulunduğu akkavak sokağa saptı. Hava soğuktu. Adımlarını hızlandırıp
apartmanın önüne geldi. Apartmandan çıkan genç bir adam ona kapıyı tutarak "buyrun"
dedi. Teşekkür ederek içeri girdi. Bu onun yaşarken yaptığı son şey olmuştu... Susturucu
takılı tabancadan hafif bir ıslık sesi duyuldu. Haim Jakari'nin cansız bedeni binanın girişine yığılmıştı.