Pişmanlığın limanından bakıyorum geçmişin sisli perdesine
kendimi buldum diyorum her seferinde ama yine yanılıyorum.
Çünkü beni yine yanıltıyor değişti dediğim hiçbir şeyin değişmemesi
değişenin her seferinde sefil ruhum olduğunu
Kul yapısının bu kadar çabuk kirlenip yozlaştığını
İnancının kale gibi seni koruması gerekirken
zedelene zedelene tuzla buz olduğunu
maskelerinin ardına saklanan ikiyüzlülerin acımasızlıklarını
vicdansızlıklarını kahpeliklerini unutuyorum
ve her seferinde Tanrı'ya sığınıyorum
onun var ettiği dünyayı bu hâle getirdiğimiz için duyduğum vicdan azabıyla.
Kaybolduğum bu karanlıktan beni çekip çıkaracak tek bir şey olabilirdi
Sevgi kurtaracaktı altında kaldığım enkazın sorumlusu ben olduğum hâlde.
Yeniden niyet ediyorum bu sefer pişmanlığın limanından değil umudun limanından geleceğin perdesine bakacağım diye.
Jan Devrim; var olan toplumsal adaletsizlikleri kıyımları insanın birbiriyle örtüşmeyen uyuşmayan eylemlerini "din" olgusu etrafında her şeyi mübah görenleri plazaların görkemli camlarından hayatın sadece en üst katını görenleri en çok da o bunu "yapmaz" dediklerimizi put kırar gibi kırıyor. Kelimelerin bile hazmederken zorladığı bu gerçekleri okuyucunun zihninde süzerek âdeta damıtıyor.