Çözmemiz gereken çok önemli bir şey vardı. Neydi o şey? Hayat...
Hayatın getirdiği kapalı paketin içinden ne çıkacağını bilmiyorduk ki açmaya da korkuyorduk bu yüzden. İçinden güller mi çıkar bir saatli bomba mı belli değildi.
İnsan; hayalleri ümitleri kavgaları acıları hüzünleri kayıpları kazançları ve hatıraları ile yaşayamaz mıydı? Yaşamı; yazıyla kışıyla gündüzüyle gecesiyle inişiyle çıkışıyla hep bir bütün olarak görmeliydik ki şevkimiz kırılmasın!
Mutluluk istemeyen biri var mıdır? Hiç yoktur.
Toprağa gömülen hangi tohum filiz vermezdi ki! Ruhunun toprağını çapalayan yabani otlardan temizleyen taze taze fidanla dikebilen insanlara ne mutlu öyleyse!
Kendi düşünce tezgâhımızda kurduğumuz mutluluk ve huzur dolu sarayları yine kendimiz aydınlatmak zorundaydık; bir mumla bir fenerle yahut yıldızlarla.
Umut lazımdı birazcık! Umut ama tek başına değil yanına mutlaka gayreti de alacak ki hangisi yorulursa diğeri onu sırtında taşıyacak!