Kur'ân-ı Kerim tarih boyunca "yorumlama" olgusuyla karşılaşmıştır. İslam düşünce ekollerinden tasavvufun temsilcileri olan sûfîler de Kur'ân'ı kendilerine has bir yöntemle tefsir etmişler ve buna "işârî/tasavvufî" tefsir ismini vermişlerdir. İşârî tefsir anlayışına göre Kur'ân'ın zâhirî anlamına muhâlif veya alternatif olmamak kaydıyla bâtınî anlamı da bulunmaktadır. Bu işârî anlama ise keşf ve ilham sahibi olanlar ulaşabilmektedir. Kur'ân ayetlerinin tasavvufî yorumu özellikle Kur'ân'ın belirli bir kısmını oluşturan kıssaların tefsirinde önemli bir yer tutmaktadır. Zira Kur'ân kıssalarının çift boyutlu yapısı insanın iç âleminde cereyan eden hadiseleri sembolik bir üslupla yorumlayabilmesine imkân verir. Rûhu'l-Beyan İsmail Hakkı Bursevî'nin vaaz verirken yazdığı bir tefsir olduğu için insanların dikkatini celbederek kalplerine tesir etmekte onları uygulama aşamasına daha çabuk sevk etmektedir. Bu tefsirin bir başka özelliği de kıssalardaki kavramların işârî açıdan yorumlanarak tasavvufî hâl ve makamların kıssalar vasıtasıyla anlatılmış olmasıdır. Elinizdeki kitapta kıssalarla verilmek istenen mesajın insanın iç âlemine yani ruhuna kalbine sırrına nefsine ve diğer kuvvelerine yönelerek onu nasıl zinde tuttuğunu Kur'ân'ın vermek istediği İslam ahlakını kabul ve tatbik etmeye insanı nasıl hazır hâle getirdiğini okuyacaksınız.