Gündelik hayatta ortalama vatandaşın kullanmakta olduğu malların ve yararlandığı hizmetlerin bir listesine bakıldığında bunların bir bölümünün başka ülkelerde ve/veya uluslararası girişimciler tarafından üretildiği görülür. Yurt içinde yapılan üretimin bir bölümü yurt içinde tüketilirken bir bölümü de başka ülkelerden gelen talebi karşılamaktadır.
Dış ticaret üretim istihdam ve gelir düzeyini etkilemektedir. Sermaye malları makine teçhizat teknoloji ithalatı gelişmekte olan ülkelerde iktisadi faaliyette ağırlığın tarımdan sanayi ve hizmet sektörlerine geçişiyle şekillenen kalkınma süreci bakımından önemlidir.
Turizm taşımacılık bankacılık finansal danışmanlık patent/lisans anlaşmaları gibi uluslararası hizmet faaliyetleri ülkeler arası iktisadi etkileşimin temel bileşenleri arasındadır.
1980'lerden itibaren hızla gelişen iletişim teknolojileri ve yaygınlaşan liberal iktisat politikası uygulamaları ile yükselen küreselleşme eğilimi ülkelerin karşılıklı iktisadi ilişki etkileşim ve bağımlılık düzeyini artırmıştır. Ancak 2000'li yıllarda ve özellikle 2007 küresel finans krizi ile Covid-19 pandemi koşullarında küreselleşme eğiliminde bozulma ve ulusal-bölgesel çerçeveye dönüş gözlenmiştir.
Çokuluslu şirketlerin farklı ülkelerdeki yatırım tercihleriyle üretim küreselleşirken finansal sermaye hareketlerinin ve mali piyasaların serbestleşmesiyle yeni bir uluslararası iktisadi ilişki düzeni şekillenmiştir. Birçok ülkenin ulusal gelirinden fazla ciro yapan dünya ticaretinin % 70'inden fazlasını gerçekleştiren çokuluslu şirketler iktisadi öncelik ve politikaların şekillenmesinde belirgin rol almaktadır.
Uluslararası finansal sermaye işlem hacmi dünya ticaret hacminden fazladır. Artan kısa vadeli sermaye hareketliliği finansal krizleri de sıklaştırmıştır.
Kalkınma çabaları ve dış açıkları ile gelişmekte olan ülkelerde dış borç yükü ağırlaşmaktadır. Gelişmiş ülkelerin "yeni korumacılık" olarak nitelenen uygulamaları gelişmekte olan ülkelerin uluslararası ticaret kazanımları ve kalkınma performanslarını etkilemektedir.