21. yüzyıl enformasyon teknolojilerinin gelişimi odağında toplumsal yapının ve kentsel örgütlenmelerin dönüştüğü bir süreci işaret eder. Bu dönüşümün geleneksel algılarımızdaki zihinsel ve fiziksel yansımalarını yeni kentsel ve toplumsal bağlamlarda görebiliriz. Bireysel ilişkilerimiz hiç olmadığı kadar verilerle donatılmış kentsel mekân ve işlevler ise hız ve hareket süreçleri ile sarmalanmıştır. Dünya sadece küresel bağlantılılıkla açıklanamayacak bir ilişki sistemini enformasyonel ve teknik bir dil ile kurmuş gibidir. Zaman ve mekândan bağımsız biçimde her yerde eşzamanlı olarak meydana gelen olaylar yerelliklerimizi kültürel süreçlerimizi ve sosyal bağlantılarımızı etkilemektedir.
Bu kitapta Network kenti kentsel örgütlenmeleri ve toplumsal yapıyı derinden etkileyen bir düşünme biçimi olarak görülür. Enformasyon teknolojilerinin kentsel örgütlenmeleri somutlaştırmaya imkân veren yapısı içerisinde kent gördüğümüz fiziksel kabuğunun dışında imajlar haberler sosyal ağlar gibi enformasyon dili ile kuşatılan ikinci bir altyapıyı barındırmaktadır. Bu alt yapı içerisinde yakınlıkların kurulumu da dönüşmekte sosyal ve fiziksel birliktelikten küresel bir uzaklık durumuna kadar pek çok örnekle yakınlık kurgulanabilmektedir. Bu bağlamda birey ve toplum arasındaki ilişkide kültürel kodların inşasında kentin mekânsal organizasyonunda ya da toplumsal kabul ve dışlanmada yakınlığın nasıl bir mesafe yarattığı sorusu gündeme gelir. Networkün kentsel pratiği bu soru bağlamında çalışmaya ilham vermektedir.