İmanın rasyonel ve ahlaki açıdan geçerliliğini göstermek için düşünce tarihinde farklı yollar önerilmiştir. Bunların en önemlisi "Tanrı vardır" önermesinin doğruluğunu göstermek için çeşitli argümanlar ileri süren delilci görüştür. Ontolojik kozmolojik teleolojik teistik argümanları bu delilci anlayışın birer yansıması olarak görebiliriz. Tanrı inancının epistemik temelleri olarak nitelendirebileceğimiz bu argüman sınıfı temel olarak "Tanrı vardır" önermesinin içerik açısından doğruluğunu ve buna dayanarak söz konusu inancın hem rasyonel hem de ahlaki açıdan meşru olduğunu göstermeye çalışır.
Delilci görüş Tanrı'ya inanmanın rasyonelliğini temellendirme hususunda tek yaklaşım değildir. Pragmatik iman olarak adlandırabileceğimiz diğer bir görüş de "Tanrı vardır" önermesine inanmanın kişi için son derece önemli faydalar sağladığını göstermeyi amaçlamakta bu şekilde bir önermeye inanmak önemli faydalara sahipse o zaman söz konusu önermenin rasyonelliğini gösterme hususunda bu faydaların esas alınmasının doğal olacağını ileri sürmektedir.
Pragmatik imanla ilgili Blaise Pascal'ın "Bahis" ve William James'in "İnanma İradesi" argümanları literatürde ön plana çıkmaktadır. Bunlar bu konuda yapılan çalışmalara esin kaynağı olmaktadırlar. Pragmatik İman kitabı da bu genel eğilimi takip etmekte ve bahis ile inanma iradesi argümanlarından hareketle "Dinî inancın sağladığı faydalar bu inanca sahip olmanın rasyonel ve ahlaki açıdan meşru olduğunu temellendirmek için kullanılabilir mi?" sorusunun yanıtını aramaktadır.