Ramazan ayı münasebetiyle Hacı Bayram-1 Veli camisinin avlusuna küçük bir meddah sahnesi kurulmuştu. Bu sahnede belli aralıklarla Veli hazretlerine dair hikâyeler anlatırdım. Hikâyelerimi dinleyen seyircilerden bir kısmı sahneden aşağı inerken kulağıma hocam ne olur dua edin diyerek avucuma içinde isimler olan küçük kâğıt parçaları sıkıştırıyordu. Sahne kıyafetim ve hitabetim sebebiyle beni dini bilgisi kuvvetli bir hoca olarak görmelerinden rahatsızlık duyduğum için sahneye çıkmadan önce tiyatro sanatçısı olduğumu ve bir meddah olarak kıssalar anlatacağımı söylerdim. Söylerdim söylemesine ama dua bekleyen masum yüreklerin sayısı hiçbir zaman eksilmezdi. Cami avlusunda kurulan o küçük meddah sahnesinde öykülerimi dinleyen insanların yüzlerinde ki hayranlık ve saygı ifadeleri bana dünyanın en güzel hediyesi olurdu.
Hikâyeler mi yoksa Anlatıcı mıydı insanları bu kadar etkileyen? Yılların verdiği deneyimle söyleyeyim hikâyelerin gücü tartışılmaz. Lakin Hikâyelerin gücü bir meddahın dilin- den yanardağdan fışkıran volkana dönüşür ve onu izleyen seyircilerin yüreklerini yangın yerine çevirir. Meddah sanatçısı şunu asla unutmamalıdır; İnsan kalbi çok hassastır ve kalbe giden yolun kıymetini bilmeden asla o yola çıkmayın. Hikâye dinlerken bir insan mantığını bir şekilde devreden çıkarıyor ve hikâyeciden aldığı enerjiyle farklı bir dünyaya sürükleniyor. O enerjinin kıymetini bilmeden yola çıkan meddah adayları lütfen bu kitabı okumayın!