12 Eylül'e yaklaşan günlerde kalplerini birbirine kaptıran iki genç... Birlikte ömür boyu mutluluk düşlerken önce cuntanın ardından hayatın acımasız dişlilerinde parça parça olan hayatlar...
İpek'in sevgilisine iftira atan polisle; Hasan'ın suçunu üstlenen idam mahkûmu arkadaşının eşiyle hayat yolları birleştiğinde 12 Eylül'ün açtığı yaralardan yeni hayatlara açılan tünellerde buluyoruz kendimizi. Yedi yıl sonra aşkın karşısında emek emeğin karşısına aşk dikiliyor iki karakterimiz hayatlarının en zor seçimleriyle karşı karşıya kalıyor.
"Gel seninle bir kez daha ağlayalım. Yaşanmışlara yaşanmamışlara bir de hiç yaşanmayacaklara" diyor ya Oğuz Atay Buket Sivri de o hiç yaşanmayanların bulunduğu hiç kimselerin ulaşamadığı dünyaları okura kendi zihninde kurduracak muhteşem bir esere imza atıyor.
Yedi Yıla İki Gün Buket Sivri'nin bin duyguyla ördüğü o günleri bilenlerin de bilmeyenlerin de sarsılarak okuyacağı eşsiz bir roman...