Hukukun istikrar ve kesinlik arzusu tabii ve anlaşılırdır. Ancak gelinen noktada modern dünyanın girift ve karmaşık olaylarını kesin hükümlerle açıklamak bir hayli güçleşmiştir. Dış dünyanın her biri farklı ilişkiler ağının içinde yer alan ve çok boyutlu bir karakter arz eden karmaşık olaylarına klasik mantığın "bir şey ya doğrudur ya yanlıştır aynı anda hem doğru hem yanlış olamaz" şeklindeki kesin önermeleri ile yaklaşmak her zaman ikna edici olmamaktadır.
Tam da bu aşamada "doğru" ve "yanlış" yerine "çok doğru" "büyük ölçüde doğru" "kısmen doğru" "yaklaşık yanlış" veya "çok yanlış" gibi ikiden fazla önerme içeren siyah ve beyaz renkler arasında gri tonlar olabileceğini savunan bulanık mantık yardıma yetişmektedir. Bulanık mantık bir şeyin her zaman tümüyle doğru ya da tümüyle yanlış olarak nitelenemeyeceğini doğruluk ve yanlışlığın farklı oran ve derecelerde tezahür edebileceğini savunmaktadır. Bu savunu İslâm hukuk kültüründe oldukça tanıdıktır. Elinizdeki eserde zaman zaman kesinlik ve müphemlik arasında ama mutlaka insan lehine bir denge gözeten fıkıh kuralları bulanık mantık perspektifinden incelenmiştir.