Sahaftaki Ucubeler'de gerçeküstücülüğün sınırlarında dolaşan Havva Ağral insanı kavranması zor bir yapı olarak görüyor ve bu yapının ancak insanın iç dünyasındaki gelgitlere varıldığında çözülebileceğine inanıyor. Çoğu kez öykülerde imge ve bilgi örgüsü birbirini üreterek ve destekleyerek sürüyor. Ucubeler heyulalar gölgeler birer canlı varlık olarak hayatımıza giriyor; bunlar bizi ya karanlığa sürüklüyor ya da gerçek hayatımızı belirliyor.
Sahaftaki Ucubeler kültürel hayatımızı nasıl yaşadığımızı da sorgulayan bir kitap. Yalnızca kadın sorunlarını değil her bireyin yaşamındaki eksiklikleri de bir sorun olarak görmemizi sağlıyor. Sahaftaki Ucubeler için burkulmuş içine kapanmış ve çaresizliğine boyun eğmiş insanlara kendi hikâyelerini sorma ve onları yüreklendirme cesaretidir de diyebiliriz.