"Bazen insanlar anlayamıyordu. Canını kaybetmenin nasıl bir şey olduğunu en sevdiklerinin elinden alınmasının nasıl bir his olduğunu anlayamıyordu. Canının gerçekten çok yanmasının o acıyı dindirmek için her şeyi yapabileceğinin o acıyla yaşamanın zorluğunu anlayamıyordu. Güneşin altında büyümüş çocuklar karanlıkta gizlenmek zorunda olanları anlamaya tenezzül etmiyordu. İşte ben böyle insanlardan nefret ediyordum. Gözlerini parmaklarımla yerinden çıkartıp hayatımın her yerine sürmek istiyordum; sırf görebilsinler diye sırf anlasınlar diye. Kendi halinde yaşamaya çalışan birinin bir tekmeye daha ihtiyaç duymayacağını anlasınlar diye."
Geçmişin travmaları modern toplumun bireysel izolasyonu karmaşık insan ilişkileri ve yaşanamamış travmatik bir çocukluğun işlendiği roman okuyucuyu geçmişiyle ufak bir hesaplaşma yapmaya ve ahlaki değerlerini sorgulamaya yönlendirir. Romanda büyülü gerçeklik gotik ve fantastik edebiyat öğeleri harmanlanmış olarak bulunurken insan aklının kırılganlığı da tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilir.