Bundan sonra bireysel ve toplumsal olarak var olabilmek için insanlığın hedeflerini bilmek gerekir. Biz de aklımızın erdiği ve dilimizin döndüğü kadarıyla bu konularda insanlığın kafa katmanına tespit edebildiğimiz bilgileri toplumumuza vermeye çalıştık . Bu bilgileri sadece bilmek yetmez bunların gereğini yapmak gerekir.
Beynimizin yapısını çalışma sistemini ve işlevini tanımalıyız..
Beynimizi akışkan ve aklımızın çapını sürekli geliştirmeliyiz.
Beyne olabildiğince yeni veri ve boyut vermeliyiz.
Beyin ne kadar çok yeni veri alırsa o kadar çok çalışır.
Beyin ve akıl ulaştığı seviyeden bir daha geri dönmüyor.
Beynimize lüzumsuz görsel ve işitsel çöpler sokmamalıyız.
Tanrı bir "beyin verici kulesi " kurup herkese ona kablolu ya da kablosuz bağlanın dememiş her insanın vücuduna bağımsız bir beyin vermiştir.O nedenle herkes kendi algısını üretmekle sorumludur.
Başkasının algısını kullanarak sorumluluktan kurtulamaz.
Türkiye bundan sonra var olmak istiyorsa Atatürk'ün Türkiye'ye tanıttığı "çağdaş sistematik düşünme "yokluğu sorununu çözmek zorundadır.
Bu amaçla "Felsefe Üniversitesi" mutlaka kurmalıdır.
Böylece Türk ve İslam dünyasının kurtuluşu sağlanacaktır.
Türkiye'de söylendiği gibi öyle elli tane değil sadece bir tane etnisite vardır.
O da "düşünmeyenler etnisitesi"dir. Bütün etnisitelerin düşünmeyenleri bu ülkede birbirlerini bulmuşlar ülkeyi yiyerek gül gibi geçinip gidiyorlar.
Dünyada düşünme icatları yapan etnisitelerden de Türkiye'de mevcuttur.
Ama neden onlardan bir tane düşünme icadı yaanı yoktur?
Bu kitapla beş kitaptan oluşan "Çağdaş Düşünme Yazıları" adlı serimizi tamamlamış olduk.