İdeoloji en yalın anlamıyla hem bir yaşam biçimi hem varoluşsal ve siyasal bir tutumdur. Gündelik yaşamda sergilenen eylemleri ve söylemleri inşa eden bu eylemler ve söylemler toplamını araçsallaştırıp kendini kuran ideoloji bizlere "büyük anlatılar" sunarak varlığımızı biçimlendirmektedir. Sinema modern ve politik anlamda ideolojinin üretilip tüketime sunulduğu ayartıcı ve tehlikeli bir "pazar/sektör" olduğu gibi; hakikatin (ve "hakikat ideolojisi"nin) de ortaya çıkabileceği bir imkân ve varlık alanıdır. Sinemanın inşa ettiği hakikatten değil de hakikatin inşa ettiği sinemadan yana olmak sinemanın "ne"liğini kavramak için yazılmış bu metinler sanat olarak sinemanın üstündeki modern örtüyü (ve modern sanatın üstündeki örtüyü) kaldırma çabasıdır biraz da.
"Sinema İdeolojisi" adlı birinci bölüm sinema düşüncesinin sanatsal özünü ve sanatsal bağlarını kurmaya kavramaya yönelik kısa yazılar içermektedir. "İdeolojik Sinema" adlı ikinci bölüm ise hâkim ideolojinin bir media (araç) ve medium (ortam) olarak sinemanın araçsallaştırılmasını konu edinen uzun akademik metinlerden oluşmaktadır. İlk bölüm sinemanın sinemadan ibaret olmadığını sanat olarak sinemanın hakikatle olan bağını kurmaya çalışırken ikinci bölüm de vasıta ve vasat olarak siyasetle olan bağlarını çöz(ümle)meye çalışmaktadır.