Hayat bir sörf tahtasında ayakta durmak gibidir. Bazen yalnızca düşe kalka bulabilirsin doğru denge noktasını. Ve hiç kimsenin dengede kaldığı yer bir başkasınınki ile aynı değildir. Tahtanın üzerine çıkıp tüm soluğunu içinde tuttuğunda hızlanmak için tek bir şey yapman gerekir. Düşünmeyi bırakman!
Dalgaya rüzgâra okyanusa ve o ana karışman... Onlarla adeta bir olup öylece akman... Ne zaman ki sen tüm varlığınla suya teslim olursun işte o zaman su seni belki de aklına hiç gelmeyen kıyılara ulaştırır.
Ben buna tanrının dokunuşu diyorum. Seni gitmen gereken yola doğru bazen nazikçe bazen kuvvetle iten o görünmez el. Seni adım adım hayatta olman gereken kişiye dönüştüren asıl gitmen gereken yeri bulman için sana kılavuzluk eden dinlemeyip kafanın dikine gitmeye kalkıştığında da hayatını alt üst eden o ilahi mekanizma.