15. yy. Osmanlı imparatorluğunun yükselme dönemi olduğu bilinir. Maddi olarak belli bir olgunluğa erişen İslam dünyası düşünce anlamında da zirve olmasa da iyi bir dereceye geldiği söylenebilir. Nitekim yöneticiler ve idareciler tarafından edebiyatın yanı sıra felsefe kelam ve tasavvuf arasındaki problemler ve bu problemler çerçevesinde yaşanan tartışmalar yakından takip edilmiştir. Bu bağlamda üç akımın literatürüne hâkim olan Mollâ Câmî dönemin sultanı Fatih Sultan Mehmet tarafından birkaç kez İstanbul'a davet edilmiştir. Bu mümkün olmayınca da elçiler vasıtasıyla kendisinden üç düşünce akımı arasında bir mükayese yapması istenmiştir.
Felsefe kelam ve tasavvuf arasından tercihini tasavvuftan yana koysa da Câmî'nin itikatta Eş'arî mezhebine mensup olması onun itikadi ve kelami düşüncesi tarafımızca değerli görülmüştür. Yetmiş sekiz yıllık yaşamına elliye yakın eser sıkıştıran Câmî'yi tüm yönleri ile incelemek mümkün olmadığından çalışmamızı onun sadece itikadi görüşleri ile sınırlı tutmayı uygun gördük. Kitabımızda Câmî'nin düşüncesini aktarırken konu hakkındaki düşüncesini daha anlaşılır kıldığı için getirdiği temsili hikâyelere sıkça yer verildi.