"Yürürken sendeliyordu bir sigara yakıp sabah kahvaltısı için ne hazırlayabilirim diye düşündüm. Bir misafiri ağırlamak bir ömür kendimi ağırlamaktan daha yorucu geliyordu bazen. Mutfakta yürüdüm biraz buzdolabının kapağını araladım. Burnuma peynir kokusu geldi özenle kesilmiş sucukları gördüm sonra annemi özlediğimi fark ettim. Çürümüş bir domatesti oysa yalnızlığım kurumuş incir ağacıydı kapımda evimin bereketi kapatıp dolabın kapağını şaraba bir üzüm daha ekledim. "Nerede yatacağım?" dedi Hüseyin.
"Yatak odasında."
"Senin öyle bir odan mı vardı?"
"Yürü." dedim koluna girerek.
Bir Barış Manço şarkısı mırıldanıyordu yürürken. "Dün yine seni andım gözlerim doldu o tatlı günlerimiz bir anı oldu..." Yatağa uzandı birlikte söyledik sonra şarkıyı. "Ayrılık geldi başa katlanmak gerek seni çok çok özledim arkadaşım eşek..."
"Eşeksin biliyorsun değil mi?" dedi gözlerini zor açıyordu.
"Eşeğim..."
"Unutma ilk barışıklıktır anlam."
"Öyle değil o söz." dedim gülerek.
"Benim sözüm değil mi? Artık öyle..."