Somut bir nesne olmanın ötesinde farklı anlamları bünyesinde barındıran sanatın çözümlenmesi güç yönlerinden biri de sembolik dilidir. Roma İmparatorluğu'nun 350'de yıkılışından İstanbul'un 1453'te fethine kadar geçen Ortaçağ'da çoğu zaman iç içe geçen sanat ve sembolizm kavramları arasındaki ilişki bu bakımdan örtük ve irdelenmeye ihtiyaç duyulan bir alan oluşturmaktadır. Girift çok katmanlı ve dinamik yapısıyla Ortaçağ Anadolu'su bu açıdan oldukça zengin bir veri potansiyeline sahiptir. Bu tarihi süreçte fiziksel ve kültürel manada pek çok toplulukla temas içerisindeki Anadolu'da siyasal ve toplumsal devinimi sürekli olan ve sahip olduklarını dışarıdan taşınan unsurlarla besleyerek çeşitlendiren etkileyici bir kültürel ortam söz konusudur. Farklı etnik ve dini yapılara sahip toplulukların üreticisi taşıyıcısı veya alıcısı olduğu bu dinamik ortamın sanat ve sembolizm kavramları üzerinden irdelenmesi bu çalışmanın öncül amacıdır. Bu kitapta Anadolu'nun Ortaçağ evreninde üretilen sanatlar ve bu sanatların sembolizmle ilişkisi ele alınmıştır. Sanat ve sembolizmin etki alanları ortak ayrışan imge ve simgeler inançlar kültürler arası etkileşim unsurları değişen ve dönüşen semboller gibi konular kitapta yer alan araştırmalara konu olmuştur.