"Ahmet ıslak çamaşırlarının buza dönüşmüş soğukluğunun farkında olmadan su birikintilerinin arasından çamurlu yolda dalgın dalgın yürürken kendini hiç geçmediği bilmediği bir ara sokakta buldu. Kimsenin göremeyeceği bir köşeye geldiğinde eski bir evin saçak altına yere oturdu. Dizlerini karnına dayayarak içinden fışkıran gözyaşlarını yağmurla yarışırcasına serbest bıraktı".